Gümüşü kalaydan ayırabilir misin?
- Can you tell silver and tin apart?
Kalayı gümüşten ayırt edebilir misin?
- Can you distinguish silver from tin?
Fakat maymun geri geldiğinde, teneke bardak her zaman boştu.
- But when the monkey came back, the tin cup was always empty.
Tom, teneke düdüğü çok iyi çalamaz.
- Tom can't play the tin whistle very well.
Fiber-optik kablolar insan kılları kadar ince minik cam elyafından oluşur.
- Fiber-optic cables are made up of tiny glass fibers which are as thin as human hairs.
Sen onu son gördüğünde o daha minik bir bebekti.
- The last time you saw her, she was just a tiny baby.
Bu küçücük köyde elli aile yaşıyor.
- Fifty families live in this tiny village.
Sadece küçücük bir hata yaptık.
- We made just one tiny little mistake.
Bebek ufacık elini uzattı.
- The baby held out his tiny hand.
Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
- The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
Onu son gördüğünde, o sadece minnacık bir bebekti.
- The last time you saw her, she was just a tiny baby.
Dünyamız evrenin sadece küçük bir parçasıdır.
- Our world is only a tiny part of the universe.
Küçük bir dağ kasabasından geldi.
- He came from a tiny mountain town.
Teneke kutu içinde altı tane balık var.
- There are six fish inside the tin can.
Fiber-optik kablolar insan kılları kadar ince minik cam elyafından oluşur.
- Fiber-optic cables are made up of tiny glass fibers which are as thin as human hairs.
Hollanda halk biliminde kabouterler yer altında yaşayan minik insanlardır.
- In Dutch folklore, kabouters are tiny people who live underground.