time off which may be paid or unpaid

listen to the pronunciation of time off which may be paid or unpaid
İngilizce - Türkçe

time off which may be paid or unpaid teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

leave
ayrılmak

O beni aradığında evden ayrılmak üzereydim. - I was about to leave my house when she rang me up.

Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi. - However, Lucy is about to leave her home.

leave
bırakmak

Anahtarı arabada bırakmak senin dikkatsizliğindi. - It was careless of you to leave the key in the car.

Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum. - I want to leave these packages for a while.

leave
izin

O iki hafta izin aldı ve Çin'i ziyaret etti - She took two weeks' leave and visited China.

Tom izin için başvurdu. - Tom applied for a leave of absence.

leave
{f} bırakmak, terketmek
leave
bir yerde bırak
leave
{f} (taşıt) kalkmak
leave
{f} kalmak

Daha uzun süre kalmak istiyorum ama gitmek zorundayım. - I'd like stay longer, but I have to leave.

Gitmek isteyen birini kalmaya zorlayamazsın. Eğer kalmak istersem, beni gitmeye zorlayabilirler mi? - You cannot force someone to stay if they want to leave. If I want to stay, can they force me to leave?

leave
sorumluluğuna bırakmak
leave
unutmak vazgeçmek
leave
yapraklanmak
leave
pozostawiać
leave
ayrıl,v.bırak: n.izin
leave
{f} vazgeçmek. leave a good/bad
leave
bakımına bırakmak
leave
{i} veda, ayrılma
leave
(isim) müsaade, izin, ruhsat; veda
leave
{f} yola çıkmak

Yola çıkmak için ne zaman hazır olursun? - When will you be ready to leave?

Yola çıkmak istiyor musun? - Do you want to leave?

leave
{i} veda

Onlarla kapıda vedalaştım. - I took my leave of them at the gate.

O ayrılmak üzereyken vedalaştı. - He said farewell as he was about to leave.

İngilizce - İngilizce
leave
time off which may be paid or unpaid

    Heceleme

    time off which May be paid or un·paid

    Türkçe nasıl söylenir

    taym ôf hwîç mey bi peyd ır ınpeyd

    Telaffuz

    /ˈtīm ˈôf ˈhwəʧ ˈmā bē ˈpād ər ənˈpād/ /ˈtaɪm ˈɔːf ˈhwɪʧ ˈmeɪ biː ˈpeɪd ɜr ənˈpeɪd/