O gün boyu kocasına hizmet etti.
- She waited on her husband all day long.
O gün boyu huzursuz hissetti.
- She felt restless all day long.
O, bütün gün boyunca çalışmaktaydı.
- He has been working all day long.
Bütün gün televizyon izlemekten başka bir şey yapmaz.
- He does nothing but watch TV all day long.