Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
- A beam of sunlight came through the clouds.
Biz yoğun çalılıkların arasından yürüdük.
- We walked through thick bushes.
İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.
- The two boys traveled throughout the land.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Maruyama nehri Kinosaki'nin içinden akar.
- The Maruyama river flows through Kinosaki.
Nehir ormanın içinden kıvrılarak gitmektedir.
- The river winds through the forest.
Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
- Are you completely through with your homework?
Ben sadece onu tamamen bitiremedim.
- I just couldn't go through with it.
O direkt gözyaşları ile cevap verdi.
- She answered through tears.
İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
O çok çalışma sayesinde bir servet yaptı.
- He has made a fortune through hard work.
Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.
- Through genetic engineering, corn can produce its own pesticides.
Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu.
- The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.
Sadece bunu baştan sona konuşalım.
- Let's just talk this through.
Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
- When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Girişinizde gümrükten geçmek gerekiyor.
- It is necessary to go through customs at your arrival.
O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
- Driving through that snowstorm was a nightmare.
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
- It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
- They fled through a secret passageway.
Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı.
- Tom caught Mary snooping through his stuff.
Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi.
- The squirrel chewed through the power cable.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Tom içeriye arka kapıdan geldi.
- Tom came in through the back door.
Tom tekrar kapıdan içeriye yürüdü.
- Tom walked back in through the door.
O, gece süresince çalıştı.
- He worked through the night.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Bütün gece boyunca ağladı.
- She cried throughout the night.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
- Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
Vext the dim sea.