O, kalabalığın arasından ite kalka geçti.
- He pushed his way through the crowd.
Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
- A beam of sunlight came through the clouds.
İki çocuk araziyi baştan başa dolaştı.
- The two boys traveled throughout the land.
Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
- The forest fire occurred through carelessness.
Nehir kasabanın içinden geçer.
- The river flows through the town.
Bir grup kentin içinden geçit açtı.
- A band led the parade through the city.
Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
- Are you completely through with your homework?
Ben sadece onu tamamen bitiremedim.
- I just couldn't go through with it.
O direkt gözyaşları ile cevap verdi.
- She answered through tears.
İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm.
- I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris.
Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.
- Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.
Arkadaşlarımın iyi ofisleri sayesinde bir iş bulabildim.
- I was able to get a job through the good offices of my friend.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı.
- Tom caught Mary snooping through his stuff.
Sadece bunu baştan sona konuşalım.
- Let's just talk this through.
Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
- When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
- Many trains pass through the old stone tunnel.
O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
- Driving through that snowstorm was a nightmare.
Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
- They fled through a secret passageway.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi.
- The squirrel chewed through the power cable.
Sadece bunu baştan sona konuşalım.
- Let's just talk this through.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu.
- The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi.
- The burglar got in through a broken window.
Tom banyo penceresinden içeriye girdi.
- Tom got in through the bathroom window.
O, gece süresince çalıştı.
- He worked through the night.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
O gün boyunca İngilizce duyar.
- She hears English all through the day.
Bütün gece boyunca ağladı.
- She cried throughout the night.
Vext the dim sea.