Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı.
- My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner.
Biz tema parkında heyecan verici bir zaman geçirdik.
- We had a thrilling time at the theme park.
Onlar onu sadece onun büyük heyecanı için yapıyor.
- They do it just for the thrill of it.
Onun hikayesi beni korkudan titretti.
- His story thrilled me with horror.
Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum.
- I don't like rural horror thrillers.
Herkes onun hikayesi tarafından çok heyecanlandı.
- Everybody was thrilled by his story.
Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı.
- My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner.
Bir aileye sahip olmak hayatın en büyük gerilimlerinden biridir.
- Having a family is one of life's greatest thrills.
Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum.
- I don't like rural horror thrillers.
Seninle oynamak her zaman bir heyecan.
- It's always a thrill to play with you.
Tom heyecanlanmış görünmüyor.
- Tom doesn't look thrilled.
Tom heyecanlanmış olmalı.
- Tom must've been thrilled.
En heyecanlı anda herkes çok gergin görünüyordu.
- In the most thrilling moment, everyone looked very tense.
Tom heyecanlanmış görünmüyor.
- Tom doesn't look thrilled.
O, yeni işinde heyecanlanıyor.
- He's thrilled with his new job.
Onun heyecan verici olduğunu düşündüm.
- I thought that was thrilling.
Ne, yine ekmek mi yiyorsun? Her zamanki gibi hâlâ aynı heyecan verici diyet yaşantısını sürdürüyorsun.
- What, you having bread again? I see you're still leading the same thrilling dietary life as ever.