Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
- Tom likes to observe the people walking by.
Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür.
- He is, so to speak, a walking dictionary.
Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir.
- Walking is an excellent exercise.
Yürüyüşe itirazım yok.
- I don't mind walking.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
- The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
O yalnız yürümeyi sever.
- She likes walking alone.
Ona ayaklı sözlük derler.
- He is called a walking dictionary.
Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi.
- He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.