Tom, onu durdurur musun?
- Tom, will you stop that?
Lütfen onu yapmayı durdurur musun?
- Would you please stop doing that?
Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
- How about stopping the car and taking a rest?
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
- I tried to stop him, but he left me behind.
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
- John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
Durmak istesemde duramadım.
- Even if I had wished to stop, I couldn't.
Benim bu saatim asla durmaz.
- This watch of mine never stops.
Bu tren her istasyonda durur.
- This train stops at every station.
Bir sonraki benzin istasyonunda duralım.
- Let's stop at the next gas station.