İki şey arasında ince farklar var.
- There are subtle differences between the two things.
İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- There are some differences between British English and American English.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.
İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
- Striking differences existed between the two boys.
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
- People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.
Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.
- There are significant differences between those two countries.