thieve

listen to the pronunciation of thieve
İngilizce - Türkçe
{f} çal

Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı. - The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual.

Hırsızlar mücevherleri çaldılar. - The thieves made off with the jewels.

{i} çalıntı

Hırsızlar çalıntı yağmayı kendi aralarında böldü. - The thieves divvied up the stolen loot among themselves.

çalmak

Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı. - The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual.

hırsızlık etmek
{f} hırsızlık yapmak
steal
çalmak

O beni parasını çalmakla suçladı. - She accused me of stealing her money.

Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı. - Tom accused Mary of stealing his money.

steal
hırsızlık yapmak
steal
hırsızlık

Hırsızlık yapan kişi cezalandırılmayı hak eder. - A person who steals deserves punishment.

Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm. - I would rather starve to death than steal.

steal
çal

O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var. - He will not steal my money; I have faith in him.

Kurabiyeleri çalarken belirlendi. - He was spotted stealing cookies.

steal
{f} çaktırmadan yapmak
thieves
hırsızlar

Hırsızlar arasında onur vardır. - There is honor among thieves.

Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız. - There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.

steal
{f} hırsızlama yapmak
steal
kaçırmak
steal
konuşma dili
steal
tırtıklamak
steal
süzülmek
thieving
hırsız

Sen hiç yalan söyleme hırsızlığa götürür sözünü duydun mu? - Have you ever heard the saying: Lying leads to thieving?

steal
kelepir

Bu gerçek bir kelepir. - This is a real steal.

steal
gizlice hareket etmek
thieving
{f} çal

Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!. - It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!.

thieving
{i} hırsızlık
thieves
haramiler
thieving
çalarak
to thieve
hırsızlık etmek
steal
çalıntı eşya
steal
kelepir eşya
steal
{f} gizlice koymak
steal
hırsızlık etmek
steal
(fiil) çalmak, aşırmak, hırsızlama yapmak, çaktırmadan yapmak, hırsızlık yapmak, gizlice koymak, sessizce hareket etmek
steal
{f} (bir şeyi) gizlice veya dikkati
steal
be
steal
{f} çalmak, aşırmak; hırsızlık etmek: He stole all the money. Paranın hepsini çaldı
thieves
thiefs
İngilizce - İngilizce
: To commit theft
{v} to practice theft, steal, pilfer, take
{f} steal
take by theft; "Someone snitched my wallet!"
To commit theft
To take (something) by theft or commit theft
To practice theft; to steal
thieve out
to walk out of a place stealthily
thieves
Third person singular simple present form of to thieve
thieves
plural form of thief
thieving
The action of theft
thieving
Present participle of thieve
thieving
That thieves; that steals
Thieving
pugging
thieved
past of thieve
thieves
plural of , thief
thieving
Thieving is the act of stealing things from people. an ex-con who says he's given up thieving
thieving
Of a person, animal or thing that steals
thieving
Thieving means involved in stealing things or intending to steal something. He vowed to wreak vengeance on his unfaithful, thieving wife. the act of stealing things (thief)
thieving
the act of taking something from someone unlawfully; "the thieving is awful at Kennedy International"
thieving
A theft
thieving
given to thievery
thieving
thievery
thieve