there is no point in trying to argue with them.
Sanırım onu ikna etmeye çalışmanın bir faydası yok.
- I think there is no point in trying to persuade him.
Beklemenin bir faydası yok.
- There's no point in waiting.
Onu yapmanın anlamı yok.
- There's no point in doing that.
Beni tehdit etmenin anlamı yok. Ben sana hâlâ bir şey söylemeyeceğim.
- No point in threatening me. I'll still tell you nothing.
... learn that probably there's no point in learning them. ...
... There's no point in spending your time ...