O, ebeveynlerine bir yüktü.
- He was a burden to his parents.
Korkarım ki sana bir yük olacağım.
- I am afraid I'll be a burden to you.
Sorumluluk omuzda hafiftir.
- The burden is light on the shoulder.
Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum
- I don't want to burden you with my troubles.
Herkesin kendi yükleri vardır.
- Everyone has their own burdens.
Ben bu sorumluluğu Tom'a yükleyemem.
- I can't burden Tom with that responsibility.
Ağır vergi yükü altındaydılar.
- They were burdened with heavy taxes.