Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.
- They moved up and down the keys.
O, tepelerde aşağı yukarı yürürken nefes nefese idi.
- She was out of breath from walking up and down hills.
Koltuğunu geriye eğme.
- Don't tilt your chair back.
O, başını yukarı aşağı salladı.
- He shook his head up and down.
Onlar yukarı aşağı zıpladı.
- They bounced up and down.