Mary beyaz bir elbise giyiyordu.
- Mary was wearing a white gown.
Yaşam, bitlerle dolu harika bir elbisedir.
- Life is a magnificent gown full of lice.
Periler incecik önlükle dans etti.
- The fairies danced in wispy gowns.
O, saten bir sabahlık giymişti.
- She was wearing a gown of satin.
Gecelik ipekten yapılır.
- The gown is made of silk.
Toplumu düşünmek zorundayız.
- We must think about the community.
Dan topluma kötülük yapıyor.
- Dan is doing a disservice to the community.
Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.
- They went to the community pool.
Halk için kendini kurban ediyor.
- She sacrifies herself for the community.