the totality of ones possessions

listen to the pronunciation of the totality of ones possessions
İngilizce - Türkçe

the totality of ones possessions teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

all
{i} hepsi

Hepsi bununla tamamlandı. - All is completed with this.

Onların hepsi sadece kızları götürmek için buradalar. - All of them are just here to pick up girls.

all
{i} her şey

Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen. - All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.

Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır. - All you have to do is sign this paper.

all
bütün

Bahçedeki bütün çiçekler sarı. - All the flowers in the garden are yellow.

Eğer yarın yağmur yağarsa, bütün gün evde kalacağım. - If it rains tomorrow, I will stay at home all day.

all
her iki taraf
all
tamamen

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Tepe tamamen karla kaplıydı. - The hill was all covered with snow.

all
her biri

Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım. - I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.

Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir. - I am master of all the birds in the world, and have only to blow my whistle and every one will come to me.

all
all fours dört ayak
all
all his life butun ömrünce
all
{s} özbeöz

O özbeöz Amerikalı bir adamla evlenmek istedi. - She wanted to marry an all-American man.

all
{s} her

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything at all there?

Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır. - Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.

all
tümü, tümünü
all
{s} tüm

Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır. - All the other languages are easier than Uighur.

Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti. - When I woke up, all other passengers had gotten off.

all
alayı
all
tümü

O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil. - It's all about sentences. Not words.

Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi. - Our soccer team beat all the other teams in the town.

all
büsbütün

Tom büsbütün o kadar kötü olamaz. - Tom can't be all that bad.

all
all night bütün gece
all
diğe

Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti. - When I woke up, all other passengers had gotten off.

Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır. - All the other languages are easier than Uighur.

all
{s} bütün, tüm; hepsi: All roses have thorns. Bütün güller dikenlidir. He worked all day. Bütün gün çalıştı
İngilizce - İngilizce
all
the totality of ones possessions

    Heceleme

    the to·tal·i·ty of ones possessions

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi tōtälıti ıv wʌnz pızeşınz

    Telaffuz

    /ᴛʜē tōˈtalətē əv ˈwənz pəˈzesʜənz/ /ðiː toʊˈtælətiː əv ˈwʌnz pəˈzɛʃənz/