the thickest part, or the time when anything is thickest

listen to the pronunciation of the thickest part, or the time when anything is thickest
İngilizce - Türkçe

the thickest part, or the time when anything is thickest teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

thick
kalın

Ben bir hafta içinde bu kalın kitabı okumayı bitiremem. - I cannot finish reading this thick book in a week.

Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı? - Has your neck thickened during the previous year?

thick
keşif
thick
{s} yoğun

Yoğun sis nedeniyle, sokağı görmek zordu. - Because of the thick fog, the street was hard to see.

Çok geçmeden önce, hayalet yoğun siste kayboldu. - Before long, the ghost disappeared into a thick fog.

thick
çok miktarda
thick
kaplı

Gemi, kalın sisle kaplı, şafakta yola çıktı. - The ship, covered in thick fog, set sail at dawn.

Zemin kalın bir halı ile kaplıdır. - The floor is covered with a thick carpet.

thick
{s} koyu

Onun koyu makyajı iğrençtir. - Her thick makeup is disgusting.

Koyu, kremalı mantar çorbası severim. - I love thick, creamy mushroom soup.

thick
en hareketli an
thick
katı
thick
{s} sisli
thick
{s} boğuk
thick
{s} sık

Orman sık ve aşılmazdı. - The forest was thick and impenetrable.

Kar o kadar sık düşmeye başladı ki küçük çocuk kendi elini göremedi. - The snow began to fall so thickly that the little boy could not see his own hand.

thick
{i} en çok olduğu yer
thick

Bu kalın yün çoraplar bacaklarınızı sıcak tutacak. - These thick wool stockings will keep your legs warm.

Ayaklarını sıcak tutmak için kalın çoraplar giymelisin. - You need to wear thick socks to keep your feet warm.

thick
{i} en heyecanlı yeri
thick
ahmak
thick
{s} yakın (arkadaş)
thick
dil tutulur gibi telaffuz olunan
thick
{s} aşırı
thick
kalınca

Tostunun üstüne kalınca bal yaydı. - She spread honey thickly on her toast.

İngilizce - İngilizce
thick
the thickest part, or the time when anything is thickest