Ekipte olmaktan memnunum.
- I like being on the team.
Şöhretler gelip geçici. Sadakatler değişken. Yönetim ekipleri gittikçe elemanlarından daha kopuk.
- Reputations are volatile. Loyalties are fickle. Management teams are increasingly disconnected from their staff.
İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
- Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
Yumi Ishiyama, Lyoko takımının en yaşlı üyesidir.
- Yumi Ishiyama is the oldest member of Team Lyoko.
Diğer takımı yenmek hiç kolay değil.
- Beating the other team was no sweat at all.
İlk oyunda takımımız takımınızı kolayca yenebilir.
- Our team can easily beat your team in the first game.
Ekip küçük gruplara ayrıldı.
- The team was divided into smaller groups.
İkiniz mükemmel bir takım oluşturuyorsunuz.
- You two make a great team.
İyi bir takım oluşturacağız.
- We'll make a good team.
Tom SWAT timinin bir üyesidir.
- Tom is a member of the SWAT team.
Güvenlik timi arabada bomba araması yaptı.
- The security team checked the car for explosives.
They teamed to complete the project.
The adjacent alleys were choked with tethered wagons, the teams reversed and nuzzling gnawed corn-ears over the tail-boards.
... team, from the Search team, and from the Maps team. ...
... You say, "What player do l want to start my team with?" ...