On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
- Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, one hundred.
Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.
- In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius.
Yaklaşık iki otuzda Kobe'ye vardım.
- I arrived in Kobe around two thirty.
Ailesi bir yerden bir yere seyahat ettiği için, Cezar Chavez bir çocukken otuzdan daha fazla okula gitti.
- Because his family traveled from place to place, Cesar Chavez attended more than thirty schools as a child.