O, bir oturuşta on kutu mısır gevreğini bitirebilir.
- He can finish ten boxes of corn flakes in one sitting.
Burada karanlıkta tamamen tek başınıza oturarak ne yapıyorsunuz?
- What are you doing sitting here in the dark all by yourself?
Bütün gün ofiste oturarak çok egzersiz yapmam.
- I don't get much exercise sitting in the office all day.
Ziyaretçilerimiz oturma odasında oturuyor.
- Our visitors are sitting in the living room.
Akşam yemeği bittiğinde, oturma odasına geçti.
- When dinner was over, we adjourned to the sitting room.
Bir bankta oturan yaşlı bir adam var.
- There is an old man sitting on a bench.
Piyanoda oturan kız benim kızımdır.
- The girl sitting at the piano is my daughter.