the state of things; condition; predicament; impasse

listen to the pronunciation of the state of things; condition; predicament; impasse
İngilizce - Türkçe

the state of things; condition; predicament; impasse teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

pass
{i} giriş

Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu. - Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.

Giriş sınavını geçti. - He passed the entrance examination.

pass
{i} geçit

Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar. - They fled through a secret passageway.

Gizli bir geçit bulduk. - We discovered a secret passageway.

pass
{i} kanal

Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük. - This ship is too big to pass through the canal.

Panama Kanalı'ndan geçtik. - We passed through the Panama Canal.

pass
sona ermek
pass
pas demek
pass
(Kanun) kararlaştırmak
pass
sınavda geçmek
pass
uzatmak
pass
başarmak
pass
baştan çıkarma
pass
kazanmak
pass
pas

Nasıl o kadar pasif olabilirsin? Neden misilleme yapmıyorsun? - How can you be so passive? Why don't you retaliate?

Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir. - If you are going abroad, it's necessary to have a passport.

pass
{f} geç

Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir. - If he studied hard, he could pass the exam.

Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar. - Some read books just to pass time.

pass
{f} bildirmek
pass
{f} devretmek
pass
{i} paso
pass
{f} piyasaya sürmek
pass
(Askeri) KISA İZİN YETKİSİ: Böyle bir izinin verilmesi hususunda tanınan yetki
pass
{f} onaylanmak
pass
kab

O yirmi olarak kabul edildi. - She could pass for twenty.

Linda on altı yaşındaydı fakat yirmi olarak kabul edilmesi için sorun yoktu. - Linda is sixteen, but had no trouble passing for twenty.

İngilizce - İngilizce
pass

Matters have been brought to this pass. - Robert South.

the state of things; condition; predicament; impasse