Sevmek kolay fakat sevilmek zordur.
- It is easy to love, but hard to be loved.
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
Aşk, sürekli olarak gizem ve sefalettir.
- Love is mystery and misery indefinitely.
Aşk onu rüyalarında görmektir.
- Love is seeing her in your dreams.
Sevgiden daha pahalı bir şey yoktur.
- There's nothing more expensive than love.
Yoksulluk kapıdan içeri girdiğinde, sevgi pencereden dışarı uçar.
- When poverty comes in at the door, love flies out the window.
Mary'nin sevgililer günü için Tom'a bir şey almaya parası yoktu bu yüzden ona sadece seni seviyorum! dedi.
- Mary didn't have the money to buy Tom anything for Valentine's Day, so she just told him I love you!
Onun sevgilisi İngiliz hükümeti için çalışan bir casus.
- Her lover is a spy working for the British government.
O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.
- He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits!
Sana yardım etmek isterim ama çok fazla meşgulüm.
- I'd love to help you out, but I'm terribly busy.
Senin ona aşık olduğun kadar, onun sana aşık olduğunu bilmiyorsan; birine aşık olmak zordur.
- It's hard to love somebody when you don't know whether they love you as much as you love them.
Sana âşık olmaktan kendimi alamadım.
- I couldn't help but fall in love with you.
Biz komşularımızı sevmeliyiz.
- We should love our neighbors.
Cennette sevmek için bekleyebilirim.
- I can wait to love in heaven.