the state of that which freezes; in ice form

listen to the pronunciation of the state of that which freezes; in ice form
İngilizce - Türkçe

the state of that which freezes; in ice form teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

frozen
{s} donmuş

Yalnızca dondurmaları değil, dondurulmuş şerbet ve donmuş yoğurdu da severim. - I like not only ice creams, but also sorbet and frozen youghurt.

Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu. - I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.

frozen
dondurulmuş

Buraya dondurulmuş balık getir. - Bring the frozen fish here.

Tom asla dondurulmuş elma almadı. - Tom has never bought frozen apples.

frozen
frozen assets donmuş mevduat
frozen
{s} kesin
frozen
freeze don/dondur
frozen
frozen credits donmuş krediler
frozen
{s} soğuk

O kadar soğuk ki nehir dondu. - It's so cold that the river has frozen over.

Gece o kadar soğuktu ki döndüğümde neredeyse donmuştum. - The night was so chilly that when I returned I was almost frozen.

frozen
frozen prices donmuş fiyatlar
frozen
{s} donakalmış
frozen
{s} değişmez
frozen
buz kesilmek
frozen
donma
frozen
f., bak. freeze. s. donmuş
frozen
camit
frozen
buz kesilmiş
frozen
{f} don

İliklerime kadar dondum. - I was frozen to the bone.

Kemikler buzda donmuş olarak kaldı. - The bones remained frozen in the ice.

İngilizce - İngilizce
frozen