Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom has been struck by lightning three times.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.
- There were no railroads at that time in Japan.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var?
- How much time does she need to translate this book?
Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?
- How many times do I have to ask you to call me by my first name?
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
- I had a call from her for the first time in a long time.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
- He will be having dinner with her at this time tomorrow.
Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak.
- He will be talking with his family at this time tomorrow.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.