Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.
- You can't drink seawater because it's too salty.
Geçen yıl üç ay boyunca denizdeydi.
- Last year, he was at sea for three months.
Deniz bugün oldukça dalgalı.
- The sea is pretty rough today.
Karadeniz'in dalgalarını severim.
- I like the waves of the Black Sea.
İyimserlik yalnızca bir bilgi eksikliğidir.
- Optimism is merely a lack of information.
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
Onu bulmam sadece bir şanstı.
- It was a mere chance that I found it.
Sadece çay nasıl alınır?
- How to merely get tea?
A sea of faces stared back at the singer.
... modern-day Egypt is submerged beneath an ancient sea. ...
... But you look at the one on the right, a sea of phones ...