the scene of the work, including time, place, and social situation

listen to the pronunciation of the scene of the work, including time, place, and social situation
İngilizce - Türkçe

the scene of the work, including time, place, and social situation teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

setting
ortam

Ortam iletişimi etkiler. - The setting influences the conversation.

setting
{i} düzenleme
setting
(Denizbilim) ağ atma
setting
sertleşme (çimento)
setting
koyma

Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü. - Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.

setting
gurup
setting
başlama
setting
(Edebiyat) zaman ve mekan
setting
ayarlama

Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı. - Tom had a little trouble adjusting the settings.

Tom sadece ayarlamayı bitiriyor. - Tom is just finishing setting up.

setting
(Askeri) sertleşme
setting
batma
setting
(Askeri) BAĞLAMA: Bir hassas aletin ve özellikle, bir topun nişan tertibatı üzerindeki taksimatın bağlanması
setting
bir defada kuluçkaya konulan yumurtalar
setting
{i} çerçeve
setting
tiyatro dekor
setting
{i} testere diş çaprazını ayarlama
setting
{i} sertleşme (çimento vb.)
setting
{i} sahne
setting
(isim) düzenleme, dizme, bileme, çerçeve, olay yeri, hikâyenin geçtiği yer, set, sahne, dekor, beste, batış, sertleşme (çimento vb.), bir kişilik yemek takımı, testere diş çaprazını ayarlama
setting
{i} kurma

Sınırları kurmak şarttır. - Setting limits is imperative.

Tom az önce kurmayı bitirdi. - Tom has just finished setting up.

İngilizce - İngilizce
setting-
setting
the scene of the work, including time, place, and social situation