the point intended to be hit, or object intended to be attained or affected

listen to the pronunciation of the point intended to be hit, or object intended to be attained or affected
İngilizce - Türkçe

the point intended to be hit, or object intended to be attained or affected teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

aim
{i} hedefleme

Sadece şöhreti hedeflemek yanlıştır. - It is wrong to aim at fame only.

aim
{i} nişan alma

Silahımla bir ayıya asla nişan almadım. - I have never aimed at a bear with my rifle.

aim
{i} erek
aim
amaçlamak

Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. - Education aims to develop potential abilities.

Onlar toplumlarda huzursuzluk çıkarmayı amaçlamaktadır. - They aim to stir unease in societies.

aim
hedef

Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor. - The country is aiming at decreasing its imports.

Bu tabanca ile hedefe nişan al. - Aim at the target with this gun.

aim
{f} hedefle

O, hedeflediğimiz şey. - That's what we're aiming for.

Hedeflerimizi her zaman yüksek tutmalıyız. - We must always aim high.

aim
hedef almak
aim
{f} yöneltmek
aim
nişan tahtası
aim
(Askeri) NİŞAN ALMAK: Herhangi bir silah, mermi, bomba vesaireyi, hedefe isabet edecek şekilde tevcih etmek
aim
(fiil) hedeflemek, nişan almak, kastetmek, niyet etmek, yöneltmek, doğrultmak, çalışmak ( e), fırlatmak (füze)
aim
{i} maksat
aim
nişan/hedef
aim
aim hedefle/nişan al
aim
aimless gayesiz
aim
maksatsız
aim
emel
aim
amaçla

Bu metin yeni başlayanlar için amaçlanmıştır. - This text is aimed at beginners.

Dilbilim dili tanımlamayı amaçlayan bilim dalıdır. - Linguistics is the discipline which aims to describe language.

aim
{i} gaye
aim
take aim nişan almak
İngilizce - İngilizce
aim
the point intended to be hit, or object intended to be attained or affected

    Heceleme

    the point in·tend·ed to be hit, or ob·ject in·tend·ed to be attained or af·fec·ted

    Telaffuz