Tom her şeyin iyi gideceğinden oldukça emin.
- Tom is pretty sure everything will go well.
Bir şeye odaklan ve onu iyi yap.
- Focus on one thing and do it well.
Tom'un hali vakti çok yerinde değil.
- Tom isn't very well off.
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
- The man is well-known all over the village.
Pekala, bunu sen yapmadıysan, öyleyse kim yaptı?
- Well, if you didn't do it, then who did?
Öyleyse siz de bu kursu takip etmeyi planlıyorsunuz.
- So you're planning to follow this course as well!
Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- You should inspect the car well before you buy it.
Ellerinizi iyice yıkayın
- Wash your hands well.
Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
- Tom can understand perfectly well.
Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.
- I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Peki, hangi sporları seversin?
- Well, what sports do you like?
Peki, beni ikna ettiniz.
- Well, you've convinced me.