Ben bir sonsuzluk için beklemeye konmuştum.
- I was kept waiting for an eternity.
Tecrübe ve öğrenme için sonsuzluk yeterli değildir.
- For experience and learning, eternity is not enough.
Şimdiye kadar ebediyetin ne için var olduğunu bilmezdim. Aramızdan bazılarının Almanca öğrenmesine bir şans vermek içinmiş.
- Never knew before what eternity was made for. It is to give some of us a chance to learn German.
Ebedilik gerçekten çok uzun bir zaman.
- Eternity is a really long time.
Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
- If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
- Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
Biz ahiret için çalışırız, şu an için değil.
- We work for eternity, not for the moment.