Bebek tüm gece ağladı.
- The baby cried all night.
Dün gece arabam çalındı.
- My car was stolen last night.
Aysız gece karanlıktı.
- It was a dark, moonless night.
O karanlıkta otururken bilgisayarında yazı yazıyor, cıvıl cıvıl öten sabah kuşlarının sesini duyuyor ve bütün gece uyumadığını fark ediyor- fakat uykusuzluk hastası hâlâ uyumayı reddediyor.
- As he sits in the dark, typing away at his computer, he hears the sound of morning birds chirping away and realizes he has been up all night - but the insomniac still refuses to sleep.
Tom dün akşam akşam yemeği yemedi.
- Tom didn't have dinner last night.
Cuma akşamı, üç adam Bay White'ın oteline geldi ve üç oda istedi.
- On Friday night, three men came into Mr White's hotel and asked for rooms.
O, gece vakti yalnız dışarıya çıkmaması için onu uyardı.
- She warned him not to go out at night alone.
Ben gece vakti çalışırım.
- I work in the nighttime.