Utanma nedir bilmez misin sen?
- Does your shame know no bounds?
Tom'un utanma duygusu yok.
- Tom has no sense of shame.
Onlar utanç içinde başlarını eğdiler.
- They hung their heads in shame.
O utançla başını eğdi.
- He hung his head in shame.
Beni bir kez kandırırsan, sana yazıklar olsun. Beni iki kez kandırırsan, bana yazıklar olsun.
- Fool me once, shame on you. Fool me twice, shame on me.
Ne yazık ki beton yanmaz.
- It's a shame that concrete doesn't burn.
Beni rezil etmek için çok çabaladın, değil mi?
- You've tried so hard to put me to shame, haven't you?