Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
- Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
- Many students go to Europe for the purpose of studying music.
Ziyaretinizin amacı nedir?
- What's the purpose of your visit?
O onu kasıtlı yapmadı.
- He didn't do it on purpose.
Vazoyu kasıtlı olarak kırdım.
- I broke the vase on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bunu kasten yaptın, değil mi?
- You did this on purpose, didn't you?
Tom bunu kasten yapmadı.
- Tom didn't do it on purpose.