Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Mary öteki kızlar gibi değildir.
- Mary is not like the other girls.
Öbür düğmeye basmayı dene.
- Try pushing the other button.
Ben öbür yola bakmaktan kendimi tutamadım.
- I can't keep looking the other way.
Al birini vur ötekine!
- One's as bad as the other.
Öteki takım bizi hafife aldı.
- The other team took us lightly.
Meryem öbür kızlar gibi değil.
- Mary is not like the other girls.
Ben öbür yola bakmaktan kendimi tutamadım.
- I can't keep looking the other way.
Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
- 80% of all English words come from other languages.
Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti.
- When I woke up, all other passengers had gotten off.
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
- Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Onun iki kedisi var. Biri beyaz ve diğeri siyah.
- She's got two cats. One's white and the other is black.
George'un iki kuzeni var; biri Almanya'da ve diğeri İsviçre'de yaşıyor.
- George has two cousins; one lives in Germany and the other in Switzerland.
Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!
- Don't expect others to think for you!
O, Tom'dan başkası değil.
- It's none other than Tom!
O, geçen gün konuştuğumuz çocuktur.
- He is the boy of whom we spoke the other day.
Geçen gün bahsettiğim araba bu.
- This is the car I spoke of the other day.
Tom sadece geçenlerde bir konsere gitti.
- Tom went to a concert just the other day.
Geçenlerde bir kamera aldım.
- I bought a camera the other day.
Geçen gün bahsettiğim araba bu.
- This is the car I spoke of the other day.
Bu geçen gün kaybettiğim kalemin aynısı.
- This is the same pencil that I lost the other day.
Tom'tan başka kimsenin onu yaptığını hiç görmedim.
- I've never seen anyone other than Tom do that.
Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
- To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
Bu gün başka sıradan bir gün gibi başladı.
- This day started like any other ordinary day.
Bundan başka boyutlarda var mı?
- Do you have this in other sizes?
Bundan başka herhangi bir şey yapma.
- Don't do anything other than this.
Bir sonraki Noelde üç yıldır birbirimizi tanıyor olacağız.
- We'll have known each other for three years next Christmas.
Başka türlü yapamazdım.
- I could not have done otherwise.
Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
- Now that I am a teacher, I think otherwise.
Other people would do it differently.
I get paid every other week.
Other than that, I'm fine.
And if that I had nat had my prevy thoughtis to returne to youre love agayne as I do, I had sene as grete mysteryes as ever saw my sonne Sir Galahad other Percivale, other Sir Bors.
I'm afraid little Robbie does not always play well with others.
He turned around and walked the other way.
I was in San Francisco just the other day.
Be sure to clean the lint filter before you run the dryer. Otherwise, you might start a fire.
- Be sure to clear the lint trap before you run the dryer. Otherwise, you might start a fire.
Be sure to clear the lint trap before you run the dryer. Otherwise, you might start a fire.
- Be sure to clean the lint filter before you run the dryer. Otherwise, you might start a fire.
... These are other great views of that area. ...
... Then the question is, if there are other dimensions, if there are other universes, can we go between ...