Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
- One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.
- I called his office again and again, but no one answered.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Birisi kötü kelimeler söylememeli.
- One should not say bad words.
Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.
- One won’t hear much music in that pub.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
- No one shall be arbitrarily deprived of his property.
Saatimi kaybettim, bu yüzden bir tane almak zorundayım.
- I lost my watch, so I have to buy one.
Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım.
- My bag is too old. I must buy a new one.
Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.
- We are all one on that point.
İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.
- If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
Her biri bin dolar ödedi.
- Each person paid one thousand dollars.
Her birinize inancım var.
- I have faith in each and every one of you.
Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi.
- No one wanted to insult these men.
Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır.
- In the country of the blind, the one-eyed man is king.
Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.
- One more person will be joining us later.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.