Güneş enerjisi geleceğin yöntemidir.
- Solar power is the way of the future.
Bir hırsızın yöntemini sadece bir hırsız bilir.
- Only a thief knows the ways of a thief.
Ben bu küçük odayla ilgili en iyisini yapmak zorundayım.
- I have to make the best of that small room.
O, bu proje için en iyisidir.
- He is the best for this project.
Hayatımın geri kalanını pişman olarak geçirmek istemiyorum.
- I don't want to spend the rest of my life regretting it.
Dosyaların geri kalanı nerede?
- Where are the rest of the files?
Aynı hatayı tekrar yapma.
- Don't make the same mistake again.
Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
- Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.
Herkes aynı şekilde düşünüyor.
- Everyone thinks the same way.
Tom tam olarak Mary gibi aynı şekilde hissediyor.
- Tom feels exactly the same way as Mary does.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Şeytanı an, Kathy'i gör.
- Speak of the devil, here comes Kathy.
Joan ve Jane kız kardeş. Birincisi bir piyanisttir.
- Joan and Jane are sisters. The former is a pianist.
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
- Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
İnsanlar hatalı olarak, geçmişin şimdikinden daha iyi olduğunu düşünürler.
- People mistakenly think that the past was better than the present.
Şimdiki zaman gibi zaman yok.
- There's no time like the present.
Artanını ona bıraktım ve dışarı çıktım.
- I left the rest to him and went out.
Tom yarım şeftali yedi ve artanını bana uzattı.
- Tom ate half the peach and handed me the rest.
Lütfen bize hikayenin geri kalan kısmını anlat.
- Please tell us the rest of the story.
Hayatının geri kalan kısmını hapishanede geçirmeyi gerçekten istiyor musun?
- Do you really want to spend the rest of your life in prison?
Taro, annesinin sağ tarafında.
- Taro is on the right side of his mother.
Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
- In America cars drive on the right side of the road.
En sağdaki şerit yapım aşamasındadır.
- The rightmost lane is now under construction.
Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
- In America cars drive on the right side of the road.
Ben hikayenin tamamını biliyorum.
- I know the whole of the story.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Sürücülerin uyması gereken kurallar şunlardır.
- The rules drivers should obey are the following.
Bu geçen gün kaybettiğim kalemin aynısı.
- This is the same pencil that I lost the other day.
Geçen gün bahsettiğim araba bu.
- This is the car I spoke of the other day.
Geçenlerde bir kamera aldım.
- I bought a camera the other day.
O, geçenlerde bir sinemaya gitti.
- She went to a movie the other day.
Tom Mary'ye mutlak gerçeği söyledi.
- Tom told Mary the absolute truth.
Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
Kargalar yuvalarını yapıyorlar.
- The crows make their nest.
Karga kanatlarını açtı.
- The crow spread his wings.
O, yorgun olduğu gerçeğine rağmen çalışmaya devam etti.
- In spite of the fact that he was tired, he continued working.
38 yaşında olması gerçeğine rağmen, o hâlâ ebeveynlerine bağımlı.
- In spite of the fact that he's 38, he's still dependent on his parents.
Tom'un konuşabileceği iki dil sadece Fransızca ve İngilizcedir.
- The only two languages Tom can speak are French and English.
Hâlâ burada olanlar sadece sen ve Emet'sin.
- You and Emet are the only ones still here.
Sipariş çok geç geldi.
- The order came too late.
Siparişi iptal ettim.
- I canceled the order.
Van Gogh'un eserlerini taklit etti.
- He imitated the works of Van Gogh.
D'Annunzio'nun eserleri, Marinetti'ye bir cevaptır.
- The works of D'Annunzio are an answer to Marinetti.
İtalya,Romanya,Portekiz,ve Yunanistan Müttefiklere katıldı.
- Italy, Romania, Portugal, and Greece joined the Allies.
Müttefikler hiç boşa zaman harcamadı.
- The Allies wasted no time.
Doğru akıl bir yerde kalmayan akıldır.
- The right mind is the mind that does not remain in one place.
Bana doğru saati söyle, lütfen.
- Tell me the right time, please.
10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.
- On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages.
Aşağıdaki malzemelere ihtiyacım var.
- I need the following items.
Tom ve Mary, ertesi hafta yine orada buluşmak için karar verdi.
- Tom and Mary decided to meet there again the following week.
Tom, ertesi gün Mary ile buluşmak için randevu verdi.
- Tom made an appointment to meet Mary the following day.
Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.
- Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
- The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
Mary öteki kızlar gibi değildir.
- Mary is not like the other girls.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Öbür düğmeye basmayı dene.
- Try pushing the other button.
Ben öbür yola bakmaktan kendimi tutamadım.
- I can't keep looking the other way.
Geri kalanları alabilirsin.
- You can have the rest.
Dosyaların geri kalanı nerede?
- Where are the rest of the files?
Burası tam uzun süredir ziyaret etmek istediğim yer.
- This is the very place that I have long wanted to visit.
Tam sonuna kadar vazgeçme.
- Never give up till the very end.
Onu yapma şeklimizde sorun ne?
- What's wrong with the way we did it?
Tom, Mary'nin kahve yapma şeklini sever.
- Tom likes the way Mary makes coffee.
Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi.
- Tom spent the whole day reading in bed.
Bütün pastayı yiyecek mi?
- Will he eat the whole cake?
That is the hospital to go to for heart surgery.
The cat is a solitary creature. (= “All cats are solitary creatures.”).
Feed the hungry, clothe the naked, comfort the afflicted, and afflict the comfortable.
I'm much the wiser for having had a difficult time like that.
That apple pie was the best.
It looks weaker and weaker, the more I think about it.
A stone hit him on the head. (= “A stone hit him on his head.”).
Why the devil have you got my pizza?.
Here is the one I want to buy.
I was in San Francisco just the other day.
You are teh haxor!.
Ye Olde Medicine Shoppe.
J to the L-O.
Ten to the zero (1).
I was in Boston almost all summer.
- I was in Boston for almost the whole summer.
He ate all of the apple.
- He ate the whole apple.
The time will come when you will regret this.
- The time will come when you will regret it.
Stars emanate gamma rays when they explode.
- Stars emit gamma rays at the time of their explosion.