Tom mahallesindeki diğer çocuklarla sık sık beyzbol oynar.
- Tom often plays baseball with other boys in his neighborhood.
Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.
- Tom bought a bunch of inexpensive cameras to give to children who lived in his neighborhood.
Sakin bir muhitte yaşıyorum.
- I live in a quiet neighborhood.
Tom Mary'ye Boston'da fakir bir muhitte büyüdüğünü söyledi.
- Tom told Mary that he grew up in a poor neighborhood in Boston.
Yeni Yıl Günü, birçok kişi, çevre türbelerini ziyaret eder.
- On New Year's Day, many people visit neighborhood shrines.
Onun evi benimkinin çevresindedir.
- Her house is in the neighborhood of mine.
Okulun civarında yaşıyoruz.
- We live in the neighborhood of the school.
Tom'un yaşadığı aynı semtte yaşamak istiyorum.
- I want to live in the same neighborhood where Tom lives.
Sessiz bir semtte yaşıyorum.
- I live in a quiet neighborhood.
Bill kendi büyük arabasıyla komşularına karşı övünür.
- Bill boasts of owning the biggest car in the neighborhood.