the moment when a fish strikes the fly

listen to the pronunciation of the moment when a fish strikes the fly
İngilizce - Türkçe

the moment when a fish strikes the fly teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

bite
ısırmak

Gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım. - I had to bite my lip to prevent myself from laughing.

bite
{i} lokma

Tom sadece üç ya da dört lokma yedi sonra yemeği tükürdü. - Tom ate only three or four bites then spit out the food.

Tom evine giderken yemek için bir iki lokma atıştırmak istedi. - Tom wanted to grab a bite to eat on his way home.

bite
{i} ısırık

Mayuko benim elmamdan bir ısırık aldı. - Mayuko took a bite of my apple.

Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı. - Tom got a lot of mosquito bites the last time he went camping.

bite
{i} dişleme
bite
{i} acılık
bite
(Tıp) bite
bite
acı

Tetanoz aşısı köpek ısırmasından daha çok acıttı. - The tetanus shot hurt more than the dog bite.

Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı. - Tom had to bite the bullet.

bite
ısırılarak kopartılan parça
bite
{f} ısır

Havlayan köpek ısırmaz. - His bark is worse than his bite.

Havlayan köpek ısırmaz. - Dogs that bark don't bite.

bite
keskinlik
bite
(böcek/yılan/vb.) sokmak
bite
rahatsız etmek
bite
parça lokma
bite
{f} zokayı yutmak
bite
sokmak oltaya vurmak yakmak aşındırmak
bite
{f} oltaya gelmek
bite
{f} (soğuk) yakmak
bite
{f} yakmak
bite
{f} (balık) oltaya vurmak
bite
{f} (bit, bit.ten)
İngilizce - İngilizce
bite
the moment when a fish strikes the fly

    Heceleme

    the mo·ment when a fish strikes the fly

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi mōmınt hwen ı fîş strayks dhi flay

    Telaffuz

    /ᴛʜē ˈmōmənt ˈhwen ə ˈfəsʜ ˈstrīks ᴛʜē ˈflī/ /ðiː ˈmoʊmənt ˈhwɛn ə ˈfɪʃ ˈstraɪks ðiː ˈflaɪ/