Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
- Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
Yarı yolda pes etmeyin.
- Don't give up halfway.
Bunu yapmamız gereken yöntemin bu olmadığını biliyorsun.
- You know this isn't the way we should be doing this.
Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.
- The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things.
Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
- Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
Yarı yolda pes etmeyin.
- Don't give up halfway.
Onlar birbirleriyle yarım yamalak buluşurlar.
- They met each other halfway.
Hiçbir şeyi yarım yamalak yapma.
- Don't do anything halfway.
Tom, Mary'yi bunu yapma şeklinden dolayı eleştirdi.
- Tom criticized Mary for the way she was doing that.
Tom bunu yapma şeklini seviyor.
- Tom likes the way you do that.
Obama's choice, according to McChrystal, a former special forces commander, boils down to this: Escalate or evacuate, get on or get out; there is no middle way that does not invite calamity on a grand scale.