Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
Dört çarpı beş yirmidir.
- Four times five is twenty.
Şimdi iyi geceler demenin zamanıdır.
- Now it's time to say good night.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var?
- How much time does she need to translate this book?
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.
- I had a call from her for the first time in a long time.
Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak.
- He will be talking with his family at this time tomorrow.
Yarın bu vakitte onunla akşam yemeği yiyor olacak.
- He will be having dinner with her at this time tomorrow.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you have a time machine.
Zamanın ölçüsü nedir?
- What are the measures of time?
Let's synchronize our watches so we're not on different time.