Onun esas ilgisi tarihtedir.
- His main interest is in history.
Bizim esas sorunumuz çözümsüz kalır.
- Our main problem remains unsolved.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
Planın asıl amacını açıkladı.
- He explained the main purpose of the plan.
Hinduizm Hindistan'daki başlıca dindir.
- Hinduism is the main religion in India.
Fosil yakıtlar küresel ısınmanın başlıca nedenleridir.
- Fossil fuels are the main causes of global warming.
İranlılar ana yemeği yoğurt ile yerlerdi.
- Iranians used to eat main meal with yoghurt.
Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
Japonya'nın başlıca adaları Hokkaido, Shikoku, Honshu ve Kyushu'dur.
- The main islands of Japan are Hokkaido, Shikoku, Honshu and Kyushu.
Hinduizm Hindistan'daki başlıca dindir.
- Hinduism is the main religion in India.
Turun ortasında onlar ana gruptan ayrıldılar.
- In the middle of the tour, they became separated from the main group.
Endişelendiğim en önemli şey endişeli olmadığımdır.
- The main thing I'm worried about is that I'm not worried.
Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
- Marriage is the main cause of all divorces.
Japonyanın temel ürünü pirinçtir.
- The main crop of Japan is rice.
Baş konuşmacıyı tanıtmak zorunda kalacağımı bilmiyordum.
- I didn't know I was going to have to introduce the main speaker.
Birinin ününü sürdürmek zordur.
- It is hard to maintain one's reputation.
Güney Yarımküre, çoğunlukla okyanuslardan oluşur.
- The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.
Tashtego's long, lean, sable hair, his high cheek bones, and black rounding eyes --all this sufficiently proclaimed him an inheritor of the unvitiated blood of those proud warrior hunters, who, in quest of the great New England moose, had scoured, bow in hand, the aboriginal forests of the main.
... But one of the main issue for us in many of the GDGs is that ...
... with the Galaxy, which is the main reason why I came to ...