the line or plane indicating the limit or extent of something

listen to the pronunciation of the line or plane indicating the limit or extent of something
İngilizce - Türkçe

the line or plane indicating the limit or extent of something teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

bound
{i} fırlama
bound
{f} sınırlamak
bound
hoplamak
bound
atlayış
bound
kalgımak
bound
ciltlenmiş
bound
düşkün
bound
sekmek
bound
azimli
bound
gidici
bound
{s} ciltli, ciltlenmiş
bound
f., bak. bind
bound
bind bağla
bound
{i} avut
bound
giden

Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı. - A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace.

Tom Tokyo'ya giden bir trene bindi. - Tom boarded a train bound for Tokyo.

bound
{s} zorunlu

O şekilde olması zorunluydu. - It was bound to happen that way.

O maçı kazanmaya zorunlu. - He is bound to win the match.

bound
yaylan/zıpla/sınırla
bound
sıçratmak
bound
{s} yola çıkmış
bound
{s} for -e giden
İngilizce - İngilizce
bound
boundary
bounds
the line or plane indicating the limit or extent of something

    Heceleme

    the line or plane in·di·cat·ing the lim·it or ex·tent of some·thing

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi layn ır pleyn îndıkeytîng dhi lîmıt ır îkstent ıv sʌmthîng

    Telaffuz

    /ᴛʜē ˈlīn ər ˈplān ˈəndəˌkātəɴɢ ᴛʜē ˈləmət ər əkˈstent əv ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ðiː ˈlaɪn ɜr ˈpleɪn ˈɪndəˌkeɪtɪŋ ðiː ˈlɪmət ɜr ɪkˈstɛnt əv ˈsʌmθɪŋ/