Joan kazada sol kolunu kırdı.
- Joan broke her left arm in the accident.
Solcu komünizm, infantil bir bozukluktur.
- Left-wing communism is an infantile disorder.
Süpermarketler şimdi kapalı, bu yüzden buzdolabında kalanlarla yetinmek zorunda kalacağız.
- The supermarkets are now closed, so we'll have to make do with what is left in the refrigerator.
Kalan varsa, bana biraz ver.
- If there is any left, give me some.
Sola dönerseniz, kiliseyi sağ tarafınızda bulursunuz.
- If you turn to the left, you will find the church on your right.
Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the post office.
Amerikan araçlarda direksiyon sol taraftadır.
- The steering wheels on American cars are on the left side.
Amerikan arabalarının direksiyon simitleri sol taraftadır.
- Steering wheels of American cars are on the left side.
Sol elinde ne varsa bana göster.
- Show me what you have in your left hand.
Ben sol elimle yazmaya çalıştım.
- I tried to write with my left hand.
Soldaki düğmeye bastığına emin misin?
- Are you sure you pressed the button on the left?
Soldaki kişi resmin dengesini bozuyor.
- The person on the left ruins the balance of the picture.
Soldan beşinci adamı öp.
- Kiss the fifth man from the left.
Japonya'da araba sürdüğünüzde soldan gitmeyi unutmayın.
- When you drive in Japan, remember to keep to the left.
Sanırım fırında biraz artık pizzam var.
- I think I have some leftover pizza in the fridge.
Yemek artıklarıyla köpeğimi besledim.
- I fed the leftovers to my dog.
... sudden two tires on the left side of the car blew out. ...
... >>Lady Gaga: So I only have my tattoos on my left side. ...