Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Fransızca öğrenmeye niyetli.
- She is intent on mastering French.
Tom yapmak istemediği bir şey yapmaya niyetli değildi.
- Tom had no intention of doing anything he didn't want to do.
Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.
- Everyone but Tom listened intently.
Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
- She watched the birds intently and joyfully.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.
- Tom made this mistake intentionally.