Ne söylersen söyle sigara içmeyi sürdüreceğim.
- I will keep on smoking no matter what you say.
Sigara içmeyi bıraktım.
- I'm giving up smoking.
O, sigara içerek kendini hasta ediyor.
- He's making himself sick by smoking cigarettes.
O, sigara içerek çocuklarını hasta ediyor.
- By smoking cigarettes, he's making his children sick.
Sigara içenin sağlığın için kötü olduğu bulundu.
- It has been found that smoking is bad for your health.
Restoranlarda sigara içmeyi yasaklamak çok popüler, hatta sigara içenler ile!
- Banning smoking in restaurants is very popular, even with smokers!
Sigara içmeyi bırakmalısın.
- You must stop smoking.
Sigara içmeyi bıraktım.
- I'm giving up smoking.
ABD'de bir restorana girerken seçeneğin vardır, sigara içilen ya da sigara içilmeyen yerde oturmak.
- In the U.S., you have the option, when you enter a restaurant, to sit in the smoking or non-smoking section.
Sigara içilen bölümde bir koltuk istedim.
- I asked for a seat in the smoking section.
Ev kelimesi bir çatısı ve tüten bacaları olan bir dikdörtgen binanın zihinsel görüntüsünü anımsatır, ki bu çimenlerle ve ağaçlarla çevrili olabilir ve mutlu bir aile tarafından oturulabilir.
- The word house evokes the mental image of a rectangular building with a roof and smoking chimney, which may be surrounded by grass and trees and inhabited by a happy family.