Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

the feeling aroused by something strange and surprising

listen to the pronunciation of the feeling aroused by something strange and surprising
İngilizce - Türkçe

the feeling aroused by something strange and surprising teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

wonder
{f} merak etmek

Tom herkesin güvende olup olmadığını merak etmekten kendini alamadı. - Tom couldn't help but wonder if everybody was safe.

Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır. - To be surprised, to wonder, is to begin to understand.

wonder
{i} mucize

Onun hâlâ hayatta olması bir mucize. - It's a wonder that she's still alive.

Hindistan cevizi yağı mucizeler yapar! - Coconut oil does wonders!

wonder
{i} hayret
wonder
{i} hayranlık
wonder
{i} şaşkınlık

Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir. - Only a wonder can help us now.

O şaşkınlıkla etrafına bakındı. - She looked around in wonder.

wonder
şaşırmak

Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır. - To be surprised, to wonder, is to begin to understand.

wonder
tansık
wonder
icaz
wonder
teşvişlenmek
wonder
hayretleniş
wonder
kızıksınmak
wonder
taaccüplenmek
wonder
taaccüpleniş
wonder
acayibât
wonder
hayran olmak
wonder
acibe
wonder
{i} şaşılacak şey

Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey. - It's a wonder they're still awake.

wonder
wonder if merak etmek
wonder
(fiil) merak etmek, hayret etmek, şaşmak
İngilizce - İngilizce
wonderment
Admiration
wonder
the feeling aroused by something strange and surprising

    Heceleme

    the feel·ing a·roused by some·thing strange and sur·pris·ing

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi filîng ırauzd bay sʌmthîng streync ınd sıprayzîng

    Telaffuz

    /ᴛʜē ˈfēləɴɢ ərˈouzd ˈbī ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈstrānʤ ənd səˈprīzəɴɢ/ /ðiː ˈfiːlɪŋ ɜrˈaʊzd ˈbaɪ ˈsʌmθɪŋ ˈstreɪnʤ ənd səˈpraɪzɪŋ/