O, toplum için kendini kurban ediyor.
- He sacrifies himself for the community.
Toplumu düşünmek zorundayız.
- We must think about the community.
Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.
- They went to the community pool.
Halk için kendini kurban ediyor.
- She sacrifies herself for the community.
Sami cemaatte önemli bir kişiydi.
- Sami was a pillar in the community.
Leyla cemaatin bir direğiydi.
- Layla was a pillar of the community.
O, yerel topluluklarında bir sorundu.
- It was a problem in their local community.
Bu uluslararası bir topluluk.
- This is an international community.
Halk için kendini kurban ediyor.
- She sacrifies herself for the community.
Tom'un ölümü halkı şok etti.
- Tom's death shocked the community.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Tom'un cezası 25 saatlik toplum hizmetiydi.
- Tom's sentence was 25 hours of community service.
O onu milletin iyiliği için yaptı.
- She did it for the good of the community.
Ancak, sadece insan topluluğunun bir iletişim aracı olarak sözlü dili vardır.
- However, only the human community has verbal languages as a means of communication.
O kamu hizmeti cezasına çarptırıldı.
- He was sentenced to community service.
Okul kulüpleri yaklaşan okul yılı için yapmayı planladıkları kamu hizmeti projelerini açıkça ana hatlarıyla belirtmelidir.
- School clubs need to clearly outline the community service projects they plan to do for the upcoming school year.
... community that this was impossible. ...
... truly the way to build the character of our community of ...