O, sadece onikiye girdi.
- She has just turned twelve.
O oniki yavrudan daha fazlasına sahip değil.
- She has no more than twelve cubs.
Yaklaşık bir düzine ağaç kısa sürede dikilmişti.
- About a dozen trees had soon been planted.
İki düzine kalem satın aldım.
- I bought two dozen pencils.
On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
- Ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.
- The students' lunch period is from twelve to one.
Tom bana plastik bir torba içinde çok sayıda kurabiye verdi.
- Tom gave me a dozen cookies in a plastic bag.
Okuyacak çok sayıda raporum var.
- I have a dozen reports to read.