O, bu proje için en iyisidir.
- He is the best for this project.
Ben bu küçük odayla ilgili en iyisini yapmak zorundayım.
- I have to make the best of that small room.
Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
- In my opinion, German is the best language in the world.
Babana en iyi dileklerimle.
- Best regards to your father.
Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
- I will do my duty to the best of my ability.
Bizim restoran en iyisidir.
- Our restaurant is the best.
Tom yapabileceğinin en iyisini yapıyor.
- Tom does the best he can.
Tom'un yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- Is this the best Tom can do?
En çok bu kitabı seviyorum.
- I like this book best.
En çok sevdiğin birini al, hangisi olursa olsun.
- Take the one you like best, whichever it is.
En fazla üç saat satın aldık.
- We've bought three hours at best.
En iyi biçimde sonuçlanmasını umuyoruz.
- We're hoping for the best.
Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.
- Tom did the job to the best of his ability.
O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- He made the best of the opportunity.
Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir?
- What's the best way to get in touch with you?
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do my best to pass the examination.
You did not win because I was sloppy. You bested me, Uncle. I've never seen you fight like that before.”.
I did my best.
... the best thing to do is to learn it in small chunks. ...
... PROBABLY NOT MY BEST IDEA. ...