Ben bu küçük odayla ilgili en iyisini yapmak zorundayım.
- I have to make the best of that small room.
Kompozisyonun yine de en iyisi.
- Your composition is the best yet.
Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
- The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
- Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
Sınavda elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- I'll do my best on the test.
Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
- I will do my duty to the best of my ability.
Tom yapabileceğinin en iyisini yapıyor.
- Tom does the best he can.
Tom'un yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- Is this the best Tom can do?
En çok bu kitabı seviyorum.
- I like this book best.
En çok sevdiğin birini al, hangisi olursa olsun.
- Take the one you like best, whichever it is.
En fazla üç saat satın aldık.
- We've bought three hours at best.
En iyi biçimde sonuçlanmasını umuyoruz.
- We're hoping for the best.
Zaman çok değerli bir şeydir, bu yüzden onu en iyi şekilde kullanmamız gerekir.
- Time is a precious thing, so we should make the best use of it.
O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- He made the best of the opportunity.
Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir?
- What's the best way to contact you?
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do my best to pass the examination.
You did not win because I was sloppy. You bested me, Uncle. I've never seen you fight like that before.”.
I did my best.
... and-- ooh, best of all, ...
... We have the responsibility to try to find out, as best we ...