Onun bir iş yok. O emeklidir.
- He doesn't have a job. He's retired.
Bay Johnson kazandığı paradan dolayı, emekli olduğunda etrafa para saçabilecekti.
- With the money Mr Johnson had saved, he would be able to live high on the hog when he retired.
Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
- My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
- People rarely come to see you once you are retired.