Tom ve Mary bir anlaşmaya vardılar.
- Tom and Mary reached an agreement.
O, onun söylediğini anlaşma olarak aldı.
- She took what he said as meaning agreement.
Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.
- The details of the agreement are set forth in the contract.
Onunla resmi bir sözleşme yaptın mı?
- Did you make a formal agreement with him?
Tom anlaşma şartlarına uymadı.
- Tom has welshed on the agreement.
Tom başını sallayarak kabul etti.
- Tom nodded in agreement.
Tüm partiler için kabul edilebilir bir anlaşmaya sonunda ulaşıldı.
- An agreement acceptable to all parties was finally reached.
Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.
- We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement.
Tom uzlaşmasını göstermek için başını salladı.
- Tom nodded his head to show his agreement.
Bu konuda hepimiz uzlaşma içindeyiz.
- We're all in agreement about that.
He nodded his agreement.
Her nymph-like features such agreements have / That I could venture with her to the grave .
The results of my experiment are in agreement with those of Michelson and with the law of General Relativity.
... LISTEN, WE GOTTA COME TO SOME SORT OF AN AGREEMENT ABOUT THIS SPACE. ...
... and it appears we've got some agreement that a marketplace to work has to have some regulation, ...