Kız kabarcıkları üflüyor.
- The girl is blowing bubbles.
Tom pastadaki tüm mumları üfleyip söndüremedi.
- Tom wasn't able to blow out all the candles on the cake.
O yüzüme bir yumruk attı.
- He dealt me a blow in the face.
Bizi yumruk yumruğa getiren neydi?
- What made us come to blows?
Bu beni hâlâ şok ediyor.
- It still blows my mind.
During an exchange to end round 13, Duran landed a blow to the mid-section.