the act of staying or remaining in expectation

listen to the pronunciation of the act of staying or remaining in expectation
İngilizce - Türkçe

the act of staying or remaining in expectation teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

waiting
{i} bekleyiş
waiting
{s} bekleme

Bekleme salonunda beş hasta vardı. - Five patients were in the waiting room.

Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız. - We men are used to waiting for the women.

waiting
{s} ihtiyatlı
waiting
{s} temkinli
waiting
{i} eşlik
waiting
bekle
waiting
{i} refakât
waiting
{f} bekle

Bekleme salonunda beş hasta vardı. - Five patients were in the waiting room.

Bir otobüs beklerken, arkadaşımla buluştum. - Waiting for a bus, I met my friend.

waiting
bekleyen

Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu. - The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.

Otelin dışındaki Tom için bekleyen bir limuzin vardı. - There was a limousine waiting for Tom outside the hotel.

the act of
eyleminin
waiting
bekleyerek

Jim kızgın çünkü sinema randevusu gerçekleşmedi ve yağmurda onu bekleyerek bir saat geçirdi. - Jim's angry because his date for the movie stood him up and he wasted an hour waiting for her in the rain.

Bütün sabahı bir şey olmasını bekleyerek geçirdim. - I spent the whole morning waiting for something to happen.

İngilizce - İngilizce
waiting
the act of staying or remaining in expectation

    Heceleme

    the act of stay·ing or remaining in ex·pec·ta·tion

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi äkt ıv steyîng ır rimeynîng în ekspekteyşın

    Telaffuz

    /ᴛʜē ˈakt əv ˈstāəɴɢ ər rēˈmānəɴɢ ən ˌekspekˈtāsʜən/ /ðiː ˈækt əv ˈsteɪɪŋ ɜr riːˈmeɪnɪŋ ɪn ˌɛkspɛkˈteɪʃən/